12 Nisan 2011 Salı

Boş konuştum

Sahip olmasını istediğimiz şeylere duyduğumuz arzu veya olmamasından kaynaklanan endişenin getirdiği inanç, bedenin bir hastalığa karşı direnç kazanması ya da bir şekilde kendini koruması falan mıdır? Dine duyduğumuz inanç, ölümden sonrasına olan inanç, ruhun varlığına duyduğumuz inanç..
Sonuçta hayatımızı endişelerimiz ve arzularımız yönlendirdiğine göre inançlarımız da bu yönde şekilleniyor olabilir. Ve bir kaç akıllı bundan yararlanmak adına bize sistemi önceden kurmuş bir biçimde "al bu din, bu da tanrı. o bunu bunu ister. bana öyle dedi" diyor olamaz mı. Ayrıca yarattıkları tanrı anlayışı da o kadar insani "defolar" taşıyor ki ilahi olduğuna pek inancım kalmıyor. İdealimdeki tanrı yaratılandan farklı, öfke problemi olmamalı, egosu olmamalı, bencil olmamalı ve gerçek adaleti kavramış olmalı. Ah bir de tahammül ve hoşgörü.. Bu dinin ve tanrının en çok ihtiyaç duyduğu şey. Bazen bir sakin olun ya diyesim gelmiyor değil kendisine ve inananlarına..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder